hadi sen kendi adını söyle şimdi...

30 Ağustos 2011 Salı

Bugün bayram!Hadi canım...

Eski bayramların tadı kalmadıydı da yenisi çok sıkıcıydı da,bunlardan bahsedip beyninizin vidalarını yerinden sökmek gibi bir niyetim yok.
Zira bugün bayramı Adalar a giderek geçiriciğim :))
Herşeyden önce asıl anlatmak istediğim konu,ben eskiden olan bayramlarda ninemin mezarına gidip başımdan geçen her olayı anlatırdım.Şimdi az önce ağladım yatağın üstünde,niye senin yanına gelip yine anlatamıyorum diye...Onunla konuşunca rahatlıyorum ben çünkü...Çocukluğumdan beri öyleydi bu...Az önce de ağladım,aralarda olur böyle bana...Niye senin yanına gelip anlatamıyorum diye ağlarım,mezarına yaslanınca sanki dizlerine yatmışm gibi gelir,çocukluğumdaki gibi...Çocukluğumda hele bana verdiği o çikolatalar yok mu...Tadını halen unutmadım ve ondan sonra hiç bulamaım aynısından...İşte her çocuğun bir kahramanı olur...Benimkisi ninemdi.Ninem dediysem sahiden nine,dedemin annesi boru değil...Ama düşünsene arada enerji farkı olduğu halde anlaşabiliyodum...Şizofren yapım olduğu belliymiş zaten neyin kavgasını yapıyorum ki hala...kabullen geç işte ne cızılıyosun...Bu da eniştemin lafıdır...Sinir olurum :)

22 Ağustos 2011 Pazartesi

çok küçükmüşüm

Aynaya baktığımda sanki başka biriyle selamlaşıyorum. Başka biriyle bakışıyorum. Sanki tanıdığım, alışık olduğum o şımarık ukala kız yok. Daha çok durgun yorgun argın biri var. Yaşlanmış, kafası fazla sesi kaldıramayan bir kız. Kız kelimesi bile çok eskilerde kalmış sanki onun için. Cinsel anlamda değil mental anlamda. Kadınlığın yaşlılığı çökmüş gözlerine. Gözlerinin altı hafif morarmış, çizgileri belirmeye başlamış en ufak ışıkta bile. Gülümseyişi daha bir suskunlaşmış artık. Sakinleşmiş tavırları. Kalbi daha çok ağrımaya başlamış, panik atak başlangıcı... Susmaya başlamış çenesi daha az konuşur olmuş. İnsanları kırmaktansa boş yere susup oturmayı tercih eder olmuş. Aynaya bakınca eskisi gibi rahat rahat saatlerce konuşamıyormuş artık. Konuşacak ne varmış ki onun için artık? Aynayla susuyorlarmış karşılıklı saatlerce. Ama kendisini küçük şeylerle mutlu etmeye başlamış eskisi gibi. Çocukluğundaki gibi basit olmaya başlamış. Rahatlayabildiği bu tek ortamda hep yazmış yazmış silmiş çünkü onu izleyen dinleyen insanlar varmış. Kimin umrundaymış mesela şimdi? Kimsenin.Kimse beni görmez, duymaz, bilmezse ben daha mutlu olurum. Ben... Dünyada insan kafasının ürettiği en ilginç kelimedir bana göre. En iki yüzlü tabii. Neden mi? Hem bencilliği hem de öze dönüşü başka hangi kelimeyle ifade edebilirsiniz? Yaa... İnsanın kafası karışıyor.Karışmamalı oysa... İnsan ne kadar dürüst olabilir ki? Tartışılır. Farkettim ki halen ipin ucu nereye giderse sonuna kadar takip ediyorum halen. Bu kadın bir de bundan vazgeçse? Ne güzel olmaz mı?

3 Ağustos 2011 Çarşamba

gece gibiydi hayat

simsiyahlar içinde sevgilerimin öldüğüne ağlıyorum
sevdiğim adamı yattığı mezarı başında izliyorum
elini uzatmıyor ki ne kadar uzansam çare etmiyor
bana iki seçenek bırakıyor
ya onunla mezara gireceğim
ya da mezarın başından gideceğim
peki sen söyle hangisini yapayım şimdi?

1 Ağustos 2011 Pazartesi

Hiç.

Kafamda ergenlik sancıları dolanıyor
İlham perileri eteklerimde
Tutup beni en dibe sizin yanınıza taşıyorlar
Batabildiğim kadar batmak istiyorum bu günlerde
Kalbimde derin yarıkların çanları çalıyor
Hiç çocuk olmamışım gibi
Hiç doğmamışım gibi hissediyorum
Ruhuma yapışıp kalmış leke gibi pişmanlıklarım
Ne tanrı kurtarabilir beni ne de beyaz atlı prensler
Ne bir masal kahramanı olabilirim ne de kirli bir çocuğun elleri
Ruhum derin acıları yaşıyor bugünlerde
Dünyanın sonunu bekler gibi duruşum
Her şey anlamsızlaşıyor birer birer
Tüm dostlarım ailem sevgilim
Hepsi ölüyor gözümün önünde
Bedenleri dünya ritminde salınıyor ama ruh...
Ne hayat kalıyor şimdi ne de başka bir şey
Ne ben kalıyorum ne de benden bir eser
İnancımı yitirdim.
Yeniden doğmaya batıyorum bu günlerde
En derine o sıcak yere batıyorum
Tekrar en yukarıya çıkmak için
Kim bilir belki bir gün...